Istanbulda ya da Erzurumda, Hatayda ya da Muglada, belediye otobüslerinde balik istifi yolculuk eden insanlar. Otobüsün arkasinda, en beyefendi haliyle dikilen orta yasli bir adam. Siradan bir emekli. Isine giden bir kadin. Dudaklari sürekli kipirdayan bir altinci sinif ögrencisi. Bir semsiye saticisi. Eli kolu sürekli oynayan, yakasi pacasi dagilmis bir adam. Iclerinden biri cocugunu öldürmüs olabilir mi Sübyancilikla suclanmis Kocasinin tecavüzüne ugramis Soföre uzatilsin diye verilen akbilleri cebine indirmis Tas Uykusu, köksüzleserek kurumaya yüz tutan edebiyatimizi, elinden tutup yeniden topragina, kalabaliklarin arasina cekiyor. Asli Tohumcu, bir belediye otobüsünde birlikte yolculuk etmek zorunda kalan insanlarin zihninden gecenleri okuyarak, günümüz Türkiyesinin siddet yüklü yüzünü hüzünlü bir fotograf karesine ceviriyor. Tas Uykusu, edebiyatimizin hapsedildigi fanusun kücük bir dokunusla paramparca olacaginin isaret fisegi olabilecek romanlardan biri