Araf: Ölüm Gerçekten Bir Son Mudur?

Yillar önce oglunu, ardindan esini kaybetmis Saba ile yakin bir ilcede askerligini yapan ünlü yazar Enginin yolu bir gün mezarlikta kesisir. Sabayi ilk gördügü anda yeni romaninin kahramani yapmayi kafasina koyan Engin, onu tekrar görmek ümidiyle her hafta sonu mezarliga gitmeye baslar. Yasadigi acilarin ardindan, kendini dis dünyaya kapatmis olan Saba, Enginin bu niyetinden habersiz, tanimlayamadigi bir hisle ona tüm hayatinin dügüm dügüm olmus gizlerini anlatmaya baslar. Enginle konusmak bir terapidir Saba icin. Anlattikca icindeki zehri bosaltir ve farkinda bile olmadan yeniden soluk almaya baslar.

Kader onlara, hic beklemedikleri ve belki de hic istemedikleri bir senaryo hazirlamaktadir. Birlikte gecirebildikleri hafta sonlari, adlandiramadiklari bir bag olusturur aralarinda. Birbirlerine hep belli bir mesafede kalmalarinin nedeni, kocasina hala asik oldugunu söyleyen Sabanin araya ördügü bir duvar gibi görünse de aslinda sik sik ziyaretine gelen kocasi Keremin canini yakan tehditleridir.