In the sale you will find especially cheap items or current promotions.
Want to part with books, CDs, movies or games? Sell everything on momox.com
Arkadaslarim bunun farkinda degil ama ben bu baglantilarin üstünde ya da disindayim. Onlar gibi davranmaya, onlara benzemeye calisiyorum, lakin icim farkli, iste romani yazan zavalli arkadasimin inemedigi derinliklerden biri de bu. O beni, politik gecmisi olan ve Kuzey sürgününe savrulmus, siradan insanlardan biri saniyor. Basimdan gecenleri, benden daha ilginc buluyor. Icimdeki derin ve köklü karanligin farkinda degil. Cünkü insanlari konusarak taniyamazsiniz. Konusmak, canli yaratiklar arasindaki en etkisiz iletisim araci. Dil yalan söylüyor, olanlari carpitiyor, insanligin hic bikip usanmadigi kliseleri tekrarliyor. Bu yüzden, insanlari dinlemek onlari anlamak icin yeterli degil.
12 Mart rüzgarlarinin Istanbuldan Stockholme savurdugu bir mülteci olan Sami Baran, yattigi hastanede Türkiyeden bir hastayla karsilasir. Bu adam, basina gelenlerin sorumlusu olarak gördügü eski bir bakandir. Ondan intikamini almak amaciyla Sili, Uruguay, Iran gibi farkli ülkelerden gelmis mülteci arkadaslariyla birlikte bir plan yapar. Ancak, bu plani gerceklestirmek o kadar kolay olmayacaktir Sami Baran, anadilin yeri geldiginde düsmanla da anlasma araci olabilecegini hesaba katmamistir. Ve bu, planin önündeki engellerden sadece biridir... Zülfü Livanelinin usta kaleminden, sürgün yasami ve öldürmek-bagislamak ikilemi üzerine, okurlari ve elestirmenleri degisik kurgusu ve beklenmedik finalleriyle de etkileyen, kusursuz bir roman.